10 Ekim 2010 Pazar

Sevgili Su Torbam...

Yine kış. İnce kumaşlarla vedalaşalı neredeyse beş gün oluyor. Tüm narinliğimizi, derilerimizin tatlı rengini cüsseli kışlıklarla gölgeleme vaktidir. Mavi, siyah puanlı tüylü kazağı görünce neşeleniyorum. Varlığını unuttuğum birçoğunu gördüğümde olduğu gibi. Kahverengi botlarım, mor eldivenlerim ve sen... Sevgili su torbam! Hâla benimle olduğun, gitmediğin ve kaynayan ruhuna rağmen su akıtmadığın için sevgiyle sarılıyorum sana. Ve rica ediyorum, aşık olunacak bir adam bulmadan patlama. Geceleri çok üşüyorum.

Seni çok seviyordum, biliyorsun. Dile gelsen, "Yazın yüzüme bakmadın hain kadın! Oysa içini her daim ısıtabilen tek nesne benim" desen kabulüm. "Ben oynak bir torbayım. Cinsiyet cibiliyet ayırt etmeden dereceleri yerinden oynatırım." desen de.

Hayatımda aldığım en güzel ve anlamlı hediye sensin. O inceliği sağlayan adam şu an başka torbaların suyunu dolduruyor olsa da seni ilk ısındığım zaman duyduğum şükranla sarmalıyorum.

Ve ısrarla öğütlüyorum. Eğer kış aylarında sevdiceğinizi yalnız bırakmayı planlıyorsanız gitmeden siz de ona bir su torbası hediye edin. İnsan onca paylaşımdan sonra geriye bunu bırakabiliyorsa ne mutlu. Gerçi bu armağanı alan durumun böyle sonuçlanacağını bilmez ama olsundu. Son göreviniz bu. Elbette zaman geçince anlayacaktır kıymetinizi ve sizi iyi anmasının tek yolu bu olacaktır belki de. İyiliklerinizle...

Sevgilisiyle vedalaşan herkesin bağrında rengarenk su torbaları görmeyi diliyorum. Çok şey mi istiyorum?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder