13 Ekim 2010 Çarşamba

İçinde boklar yüzen derenin rehabilite edilmesinin gerekliliğini fark eden kadının gelecek hayali planlaması

Puslu kıtalar atlasına bakıp
Şu an nerede olduğunu kestirmeye çalışıyorum
Göründüğü kadar zeki olmadığını bilen her kişi kadar
Saçmalama oranı yüksek bir yaz(g)ıyla seslenmek istiyorum adına

Han'ın kapısı kapanalı neredeyse yüzyıl geçmiş
Olduğum şeylerin sureti farklı gibi
Aslı olmalı herkesin
Gibilerini koy sepetine adam gibi
Ve karar verdim
Artık gibi'sin sadece
O gibi
Şuh gibi


Mavi gözlü kıvırcık etekli
Zengin züppenin koynundayken narin topların
Ellerinle pas ver gelecekteki düşlerine

Herhangi bir otobüs durağında
Ya da metronun ücra peronunda karşılaşamayacak olmanın verdiği
Bilinçli adımlarla basıyorum akbili gerekli alana

Eskisinden çok yürüyorum
Motor üzerinde dolaşırken kıçın
Ayaklarım yeşil gözlerime tekmeler atıyor
Saçlarımı koparıp tellerini yola döşüyorum
Delirmek istiyorum bir sokağında şehrin

Üst motorları bağırtmaya geçeceğin günü sabırla beklerken
Hep motorken ruhun
Hızlıyken
Arsızken
Hararetlenirdi minik kaplumbağam

Şimdi çalsın fonda şarkılarımız
İsmail Yk'dan geliyor sana
Haydi yavrum bas gaza
Bana eşlik etsin mongollar
Çığırayım Dinazor Taşşaa


Ellerimize kazıyacağımız şeyleri
Şimdi götlerimize kazısak
Estireceği hava gazın kokusunu bastırmaya yeter mi?

Bir kilo pastırma kaç lira sahi
Kokusu kaç günde çıkar

Senin ayakların kaç günde kokacak
Çürümüş etlerine ne zaman tecavüz edecek güzelim böcekler

Söyle ruhum
Anlat olanları
Ve haykır!
Bir kibrit aleviyle yaktığın evin önünde haykırırken
Konuşun odalar
Susmayın kapılar
Çerçevenin dili sustur güzelliğini,
Dök içini sende hoyrat gecelerinde aşkın

Kanatlarını aç ey tuvaldeki melek
İçinde su olan kadehi kaldır ve yine iyi dileklerini sun dünyana
Sarhoş ol bir fahişe gibi koynunda
Köpüklerini akıt iri memelerine okyanusun

Ve unut nasıldı elleri
Gibileri katlet, keşkeleri karıncala

Ve unut neler söylediğini
Kendi anlattıklarını da

Savaşacak dermanı kalmadı gecenin
Bir kurt gibi uluyarak seviş günışığıyla

Geçsin zaman.
Üç yüz altmış beş günü altı saati ömrün

Bitsin.

Üç nokta

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder