25 Temmuz 2009 Cumartesi

i wanna be an arowana


Bir balığa bu kadar anlam yüklenmesi ne kadar doğru? İnsanın her sevdiğine bir adet alası geliyor öyle olunca. Bahsi geçen türün adı: Arowana.

Bu balıklar sinirli ve agresif olurlarmış. Kendi türüne karşı da agresif tutumlar sergilediği için, genişçe bir akvaryumda yalnızca bir arowana beslenmesi gerekiyormuş. Doğal ortamlarında 1 metreye kadar büyüyebilen bu etobur balıklar, suni ortamlarında da kısmen bu boyuta yaklaşabiliyorlarmış. Havaya sıçramasıyla meşhur bu balığın akvaryumunun üstü muhakkak bir cam ile kapatılmalıymış. Anavatanı amazon olan bu yarı vahşi balığı canlı balıklarla beslenmeniz gerekiyormuş.

Esas konumuz ise şu. Balığı satan tüccarın, balığın adından sonra söylediği o ilgi çekici cümleler.

- Bu balık sahibinin ölümü ya da başına gelecek felakatleri önceden hisseder ve intihar eder. Hassas ve kişilikli bir balıktır.

Filmlerde google'a bir isim yazıp anında katilin çocukluğuna dair izler bulunabiliyor. Bir çıktı alınıyor ve katilin izini sürmeye başlıyorlar. Hani kardeşim nerede peki? Sahibinin başına birşey gelecekken bunu farkedip kendi canına kıyan bir metrelik balığın intihar haberi neden google'mda yok? Madem dünyada böylesine bilge bir balık var, bildiğin medyumdur! Övelim, sevelim, beslemeyelim mi?

Bir canlıya bakmak, onu sevmek için illa bir anlam mı yüklemek lazım? Değil elbet ama kendimizi mistik güçlerin havasına hapsetmek arada iyi gelebiliyor. Merakım ise şuradan doğuyor; ya balığa iyi bakmadığımız için eceliyle ölürse... Ardından öleceğim diye biz de tribe girersek... Psikolojidir ya bu hani... İnsanın kalbi bile durabilir stresten. Sorun balık mı değil mi bilmem ama benim tüccarım da işini biliyor artık!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder