28 Temmuz 2009 Salı

hangi atın bokusun!

Sen! Çirkin cümlelerini de yanına al giderken. Ruhundan arta kalan hırpani kalıntılarını taşımamak için insanların omuzlarına yükleme gafletini. Değiştiremeyeceklerini sorgulamayı bırak. Her pürüzün altında arama sevinçlerini. Eline bir süpürge alıp halının altına tıkıştırdığın, kurtulamadığın pisliklerden biri sayma atamadıklarını. Çıkar kokusu diyorsun. Hangi atın bokusun. Al pisliğini savrul rüzgarınla.Çıkmaz olur karmaşa, tütmez olur pis dumanın.

Kocaman bir hiçsin. Hiç olsam kocaman olur muydum deyişini duyar gibiyim. Evet buldum. Sen gibisin. Çok aşınmış, yırtılmaya yüz tutmuş ayakkabı burnu gibisin. Kullan at traş bıçağı gibisin. Sahilde otururken keyfe keder vazgeçilen, biranın sıcak kalmış, içilmeyen son yudumları gibisin. Tuzun yanındaki karabiber gibisin. Yüzü güldürmeyen, gam doğuran, terk edilmiş viran şehir gibisin. Çiğnemeye doyamadığım damla aromalı sakızımla oluşturduğum balon gibisin.

Çok şey zannedebirsin kendini. Hakkındır. Bir şey değilsin benim ruhumda. Anca gibisin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder