5 Mayıs 2012 Cumartesi

düş

Neden oldu diye düşündü kadın. Anlam veremediği bir duyguydu ne de olsa. Aslında sadece bir cümleyle noktalandırabilirlerdi geceyi. Ama öylesine rahatlardı ki. Ve gece bitsin istemiyorlardı.

Günlerdir uyuyamıyordu. Ensesindeki nefese, avuçlarındaki ter kadar alışıktı. Köpek bile sahibinin elinden yediği ilk lokmada alışıyordu ya gitmek istemiyordu. Tan ağarınca nasılsa ayrılacaklardı. Suç kadar masumiyette de ortak olmaya karar kıldılar.

Bir şeyin başlayacağına inancı olmayan iki kişi, sade ve yalnızca kelimelere sığındı. Kadının alevi adamın rüzgarına dalgalandı. Derken bakış değişti, renk değişti. Yalnızca bir adım. Adam öpüyor, kadın sevişiyordu. Yağan çiğ taneleri altında çoğalan adama baktı kadın. Başkalaşmıştı. Güç, iktidar, kanunsuzluk yok olmaya başlamıştı.

Susuyordu dal. Suskunluk suça karışıyor, gücü yankılanan müzikle isyana çağırıyordu.

Paslı bir çiviyi yerinden söken el kadının memelerini okşadı. Düşünde savurduğu saçları şimdi adamın omuzlarına düşüyordu. Bin aklın kaldıramadığı yükü, silip atamadığı endişeleri, bir kokunun geriye itelemesi onu hırslandırıyordu.

Balık kokan düşleri yere atmıştı avcı. Saçlarına Tanrı'nın bahçesinden koparılmış bir çiçeği iliştirmişti. Titrek sesli rüzgar yeni tohumlar ekmiş, en bilinmedik koku ruhunda yer etmeye başlamıştı.

Aşk hep acıdır.

Durulan suyun sesi yerini sorulara bırakmaya başladığında kelimeler gaddarlaşır. Temizliğin sunduğu bereketli anlar bir düşten öteye geçemez. Her nasılsa ve neyse kenara itilir. Ve o kadar uzun süre orada durur ki endişe dahi edilmez varlığından.

İlk ötelemede gitmek gerekir. Durmak daima yaban.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder