29 Aralık 2009 Salı

riyalarda buluşuruz

Sarmısakları kavur, koy kenara... Domateslerin kabuğunu soy, rendenin ince tarafıyla rendele. Rendelenmiş domatesleri çöpe at. Kabuklarını alıp tencerenin kenarını süsle. Kavrulmuş sarmısağı sür yüzüne gözüne. Gerçek kok. Poz verebilirsiniz efendim. Konsept budur! Kokuyu takipçilerinizin yakalaması güç olacağı için, yüzünüzde kokunuzun ne kadar iğrendirici olduğunu belirtecek bir anlam olmalı. Çok güç birşey istemiyorumdur umarım.

Ve unutmamayı umarım; bazıları sarmısak da sever.

Şimdi herkese kocaman kahkahalar atıyor ve büyük özlemlerimizi anlatıyoruz. Özlem kısmına geçişte gözler biraz kısılıyor, mümkünse buğulu bakış istiyoruz. Yok yapamıyorum derseniz arkadaş yanda soğan doğrasın sizin için. Kokudan rahatsız olurum diyorsanız da kaybettiklerinizi düşünün belki istenen etkiyi yakalayabiliriz. Efendim? Siz hiç kaybetmediniz mi?

Ben yokum.

Ben, sen, o
Biz, siz, onlar

Yalancılar. Öyleyiz hepimiz. Belki daha fazla, belki çok az. İncitmeyenler, örseleyenler, utandıranlar, acıtanlar, iç yakanlar, dışa vuranlar, gömülenler, hissedilenler(ki en tehlikeli tür). Pembesi, turkuvazı, grisi. Mutluluk vereni, geçicileştireni, hayat kurtaranı. Adlandırılanı, babası belli olmayanlarıyla. Bütünüyüz.

Ve sürüden ayrılanı bildik kurt kapıyor. Söylenen lafın doğruluğunu kanıtlamak istermişcesine. Başkaca, anlamca, seçmece, tencere, pencere... (ş)

Yumoş rüyalarda ne kadar etkili acaba? Harflerin bazıları çekmiş gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder