1 Mayıs 2009 Cuma

gri geçiş

Sorumsuzluk üzerine bir sorum olsa biri umur belirtisi gösterip de yanıtlasa... Ya da sormuyorum. Bekleyecek sabrım yok.
Bizzat kendimi tembel olarak nitelendirebilirim. Birçok kişiye göre boş, anlamsız, zaman ayırılması kayıp kabul edilebilecek şeyle meşgul olurken sınırsız enerji ile çalışan ben; çoğul hareketin normal kabul edilir eylemlerini büyük ertelemelerle kenara itebiliyorum.
Tembelliğimin yer aldığı cümlelerde eğer doğruluk payı varsa, olabilitesi yüksekse bende kırgınlık yaratabilir. Kişisel duruş olarak ertelememem gerekenler benim oluşturduklarımla sınırlıdır. Ve benim için geçerli kurallar bütünü bir diğeri için makul olmayabilir.
Öyledir, böyledir, şöyledir... Söylemeye gelince herşeyi ne kadar kolay anlatabilir her bir. bir.. birr...
Uzun uzun bir konuyu irdeleyesim var. İçimdekileri anlatmak isteyişimin nedeni kayıtsız kalmadığımı göstermemin kanıtı olacak. Da... DA... Koca bir bütünü eğer sizin algıladığınız gibi aktarmazsam öyle, size yakın durur kaseyi sağlama alırsam böyle, bambaşka bir yol izlersem şöyle olacağım. Hiçbiri olasım yok.
Yalnız ve güzel ülkem lafı nasıl içimi ürpertiyor her aklıma gelişinde.
Ve Ferzan Özpetek'i kısa film yapmaya iten İtalya'daki depremin çaresizliği... Türkiye'de onbinlerce insan ölürken kayda geçmeyen yönetmenin vicdanını anlamayışımı kime anlatsam. Kendini oraya ait hissediyor olması değil derdim. Kayıtsızlığına kırgınlık duyuyorum belki..
Neyse...
Yazılarımın başı sonu olmayacak. Aklıma nasıl geliyorsa öyle sıralayacağım. Bazen düzenli, bazen kıvrımlı ya da karmakarışık görünebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder