7 Ağustos 2009 Cuma

adızlar

Dünya bir harman yeri. Birileri dünyaya meyve verme hevesi ile yola çıkıyorlar. Uzun bekleme süresince ustaca tahminler yürütüyorlar. Bahçeye düşmeden önce özveriyle oluşturulan bu eski türün yeni numunesine seslenilecek bir kod veriliyor. Biz buna isim diyoruz.

Kimileri ömrünü hafızaya aldığı yedek bebek isimleriyle geçiriyor. Onun da tek zorluğu taraflardan birinin iknası olsa gerek. Üzerine o kadar yoğun düşünülen başka ne var dünyada bilemiyorum. Her konuya bu kadar hassasiyetle, anne baba şefkatiyle yaklaşılsa ne dert kalır ne tasa oysa. Dokuz ay boyunca kodu aranan meyve bazen şeklinden başkaca anlamlarla lanse edilebiliyor. Çilem, Kader, Satılmış, Şehriye, Kaymak liste uzar da uzar anlayacağınız...

En tuhaf geleni ise şudur; ana babanın çocuğuna kendi ismini vermesi. Bunun nedenleri nelerdir, amacı nedir bilinmez ama yakından tanıdığım, beni de dünyaya getiren anne babamın mantığını açıklayarak bir nebze olsun rahatlatabilirim gönülleri.

Annem gebe, biz etrafında minik insancıklar ona eşlik ederken adeta pamuk prenses gibiydi. İki kişilik bir anne. Derken konu bebeğin adının ne olacağına gelmişti. Ablam ve benim ismimle uyum sağlayacak isimler sıralıyorduk telaşla. Her bulduğumuzu bir nedenden ötürü beğenmiyorlardı.

Yeni keşifler daima keşfedenin adıyla anılır ya. Sanki bebek yapmayı bir tek onlar akıl etmiş ve başarmışlar gibi kendi adlarıyla imzalamaya karar verdiler bebeği. Ve babaların babası dedi ki; İleride çocuklarınız olacak, dedesinin ismini koyun dediklerinde o ismin çok demode olduğunu söyleyerek koymayacaksınız. Ben kendi çocuğuma kendi adımı veririm...

Bebek kız olunca adını annemden aldı. Babam hayalini son doğan erkek bebekte gerçekleştirebildiğinde mutluydu. Aynı evde aynı kodla anılan biri küçük diğeri büyük iki meyve vardı. Hatırlıyorum da evde hep bir telaş olurdu. Annem babamı çağırdığında, velet aradan koşa koşa gelir, babamda onu çağırdılar diye hiç oralı olmazdı. Aynı durum babam için de geçerliydi. Anneme seslenir ama küçüğüyle karşılaşırdı. Onun da çözümünü şirin lakaplar takarak savuşturdular.

Daima erkek kardeşimin evlendiği günde yaşanması muhtemel olanı düşünür gülerim. Sen Nuri oğlu Nuri... diye başlayacak nikah memuru. Babam en mutlu anlarından birini yaşayacak hiç şüphesiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder